Yardımla Üreme Tekniklerinde (YÜT) Preimplantasyon Genetik Test (PGT)

Preimplantasyon Genetik Tanı ( PGD ) ve Preimplantasyon Genetik Tarama ( PGS ) terimlerinin yerine 2017 yılından sonra Preimplantasyon Genetik Test ( PGT ) terimi kullanılmaya başlanmıştır. PGT terimi embriyolarda yapılan her türlü genetik testi kapsamaktadır. 
   
PGT

Bebek sahibi olmak isteyen ancak gebe kalamayan, gebelik sonrası düşükler yaşayan ya da ailesel olarak genetik bir rahatsızlığı olup sağlıklı bir bebek sahibi olmak isteyen çiftlere gebelik başarısını artırmak için uygulanan genetik içerikli bir yöntemdir. 

Bireylerin kromozomlarında bazı bozukluklar bulunması genetik olarak kromozomu bozuk sperm ya da yumurta oluşmasına neden olabilir. Bu sperm ya da yumurta ile döllenme gerçekleşirse kromozomal olarak anormal bir embriyo oluşmasına neden olacaktır. Embriyoda meydana gelen böyle bir durum erken gebelik kayıplarına ya da ciddi tıbbi problemleri olan bir çocuğun doğumuna neden olacaktır. PGT yapmak için YÜT siklusları öncesinde, ailedeki mutasyonun tanımlanmış olması gerekmektedir. Tanısı konmuş genetik hastalık varlığında, önce varsa hasta çocuk veya aile bireyinden yoksa eşlerin ebeveynlerinden ve eşlerden kan alınarak genetik laboratuvar tarafından "setup" adı verilen bir hazırlık çalışması yapılır. Daha sonra YÜT laboratuvarı tarafından alınan erken dönem embriyo biyopsi materyali, ilgili genetik mutasyon için test edilir. Test sonucunda kromozomal problemi olmayan ( öploid ) embriyoların seçimi sağlanır.

Öploid embriyonun rahime transferiyle, yüksek tutunma ( implantasyon ), erken gebelik kaybı oranlarında azalma, devam eden gebelik oranlarında yükselme ve sağlıklı bebek elde edilebilmektedir.

Çoklu gebeliklerde görülen gebelik kayıpları, erken doğum ve erken doğumlara bağlı sağlıklı olmayan bebeklerin olma olasılığından dolayı PGT ile seçilmiş tek embriyo transferi ile sağlıklı gebelik ve canlı doğum elde edilmesi çok önemli bir durumdur.
   
PGT'nin uygulama alanlarından bazıları;
. Beta Talasemi (Akdeniz anemisi), Orak hücreli anemi
. Kistikfibrozis
. Tay-Sachs hastalığı
. Hemofili A ve B
. Huntington hastalığı
. Frajil X sendromu
. Becker Müsküler Distrofi ( BMD )
. Retinitis Pigmentosa
. Spinal Müsküler Atrofi
. Alfa - 1 Antitripsin eksikliği
. Fenilketonüri
. Akondroplazi
. Epidermolizis Bülloza
. Huntington Hastalığı
. Duchenne Musküler Distrofi
. HLA ( Human leukocyte antigen ) uyumu taraması
. Myotonik Distrofi
. Fanconi Anemisi
. Kleinfelter Sendromu
. Nörofibramatozis
. Y Kromozomu Mikro Delesyonları
. Kan Uyuşmazlığı ( Rh D ) Hastalığı, Marfan Sendromu
. Resiprokal Translokasyon
. Robertsonian Translokasyon
. İnversiyonlar
. İleri Anne Yaşı
 
ve bir çok genetik rahatsızlık teşhis edilebilir. 


Kadın Yaşına Göre Anöploidi Artışı


Günümüzde tüm kromozomların analizine yönelik Yeni Nesil Dizileme ( Next Generation Sequencing = NGS ) gibi test yöntemleri geliştirilmiş ve bu yöntemler ile taranan embriyoların transferi ile daha yüksek implantasyon ve canlı doğum oranları elde edilmeye başlanmıştır.

Yeni Nesil Dizileme ( NextGenerationSequencing = NGS )

NGS işlemi, DNA'nın enzimatik reaksiyonlarla parçalanarak, DNA parçalarının çoğaltılması işlemidir. Milyonlarca küçük DNA parçasının paralel sekanslama ile eş zamanlı olarak dizilenmesi gerçekleştirilmektedir. Bu sayede genomdaki her bir bazın birden çok kez okunması mümkün olmakta ve varyasyonlar daha doğru bir şekilde tespit edilebilmektedir. Embriyoyu oluşturan tüm kromozomlar kapsamlı olarak incelenmiş ve gebelik öncesinde kromozomu bozuk olan embriyoların ayrılması sağlanmış olur.

Yardımla Üreme Tekniklerinde Embriyo Analiz Yöntemleri


Şekil 1

PGT işlemi için gerekli materyal döllenme ( şekil 1 ) öncesi ve sonrası dönemde oositten polar body biyopsisi, embriyodan blastomer biyopsisi ve son olarak blastokistten trofoektoderm biyopsisi olarak üç şekilde alınabilir. Bu yöntemler tek başlarına kullanılabildikleri gibi tanıyı doğrulamak amacıyla birlikte de kullanılabilir. Bu işlemlerin tecrübeli laboratuvar personeli tarafından yapılması PGT için gerekli materyallerin kontamine olmamasına, embriyoya zarar vermeden biyopsi işlemlerinin yapılmasına, etkin bir vitrifikasyon ve çözme protokolünün yerine getirilmesine olanak tanır.

Biyopsi işlemlerin hepsinde de oosit ya da embriyonun dış zarına ( zona pellicuda ) biyopsi pipetinin gireceği kadar bir delik açılması gerekmektedir. Bu işlem zona diseksiyon pipeti ( şekil 2a ), acidthyrod solüsyonu ( şekil 2b ) ya da lazer cihazı ( şekil 2c ) ile yapılabilmektedir. 



Polar Body Biyopsi ( PBB )


Oositlerin bir kısmının kromozomunun bozuk ( anöploidik ) olduğu bilinmekte ve doğmuş olan insan anöploidilerinin % 90 civarı anneden kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı oositlerin kromozom durumunu değerlendirmek önemli bir bulgu olacaktır. PB'ler oositin mayotik bölünmesinin yan ürünleri olduğu için kromozom öploid - anöploid durumunun incelenmesi bize oositin kromozom durumu hakkındaki bilgiyi verecektir. Üstelik PBB embriyonik aşamadan önce yapıldığı için embriyoların gelişim sürecine olumsuz bir etki oluşturmayacaktır. 

Zonası yırtılmış olan oosit'in içerisine, PB'yi alabilecek yaklaşık 10 mikron genişliğinde olan Asisted Hatching Pipet ile giriş yapılıp PB alınır ( şekil 3 ). Lam üzerine fiksasyon tekniği ile hangi oosite ait olduğunu belirtecek numaralar verilerek ayrı ayrı yapıştırılır ve kromozom durumunun incelenmesi için genetik merkeze gönderilir. 

PBB tekniği ile embriyonun geliştririlmesi için uzun süre kullanılan mediumlardan ve laboratuvar koşullarından etkilenmeden yapıldığı için embriyo mozaikliğinden, yanlış pozitif hatalardan kaçınılmış olur. Blastomer biyopsisi ve trofoektoderm biyopsisinden daha az invazivdir. Embriyo biyopsisi ile ilgili yasal kısıtlaması olan ülkelerde, dini ve etik nedenlerle embriyo biyopsisi yaptırmak istemeyen çiftler için alternatif bir seçenek olacaktır. 

Dezavantajı ise PBB sadece maternal ( anneden gelen ) genetik bilgiyi bize vereceği için embriyodaki kromozom bozukluğunu bize göstermeyecektir.

Blastomer Biyopsi


ICSI işleminden yaklaşık 64 - 68 saat sonra ve en az 6 - 8 hücre aşamasına gelmiş embriyolara uygulanan bu yöntem, embriyonik gelişimin 3. gününde blastomer adı verilen hücrelerden 1 - 2 tanesinin alınması ile gerçekleştirilir. Zonası yırtılmış olan embriyonun dış kısmından içerisine doğru, blastomerin içine girebileceği yaklaşık 30 mikron genişliğindeki bir pipet yardımı ile girilir. Çekirdeğini görebildiğimiz bir blastomere pipetin uç kısmı temas ettirilir, çok nazik bir şekilde blastomeri pipetin içine doğru çekip yavaş bir şekilde dışarı çıkartırız ( şekil 4 ). Eğer blastomeri pipetin içine çekme hızımızı ayarlayamazsak embriyoda bulunan diğer blastomerleri de çekebilir ve embriyoya geri dönüşü olmayan bir zarar verebiliriz. Bundan dolayı çok aceleci davranmamak işlemin embriyoya zarar vermemesi açısından son derece önemlidir. Alınan blastomerlerde çekirdek varlığını muhakkak görmek gereklidir. Eğer çekirdek görmekte tereddüt varsa ikinci blastomerde alınmalıdır. Blastomerler lam üzerine, her bir blastomerin hangi embriyoya ait olduğunu belirtecek numaralar verilerek ayrı ayrı fiksasyon tekniği ile lam'a yapıştırılır ve kromozomal durumunun incelenmesi için genetik merkeze gönderilir. Elimizdeki embriyolar aynı siklus için transferi gerçekleşmeyecek ise vitrifikasyon yöntemi ile ayrı taşıyıcılarda dondurulur.

Trofoektoderm Biyopsi


Embriyo gelişiminin 3. gününde, embriyonun dış zarına delik açma işlemi yapılır. 5. güne gelmiş blastokistlerdeki hücre sayısı gözle sayılamayacak kadar fazladır. Bu nedenle buradan      4 - 6 kadar hücrenin alınması embriyonun gelişmesine herhangi bir zarar vermeyecektir. Dışarı çıkmış olan trofoektoderm hücrelerine, iç çapı yaklaşık 30 mikron olan pipet değdirilir. Trofoektoderm hücreleri yavaş bir şekilde pipetin iç kısmına doğru 4 - 6 hücre gelecek şekilde çekilir. Blastokist ile pipet arasına lazer atılıp, ya da mekanik olarak trofoektoderm'den parçalar koparılır. Genetik laboratuvardan temin edilmiş, içerisinde özel enzimler bulunan ve her bir parçanın hangi blastokiste ait olduğunu belirtecek numaralar verilmiş olan konik ependorf tüpünün içine, koparılan bu parçalar nazik bir şekilde aktarılıp genetik merkeze gönderilir. Blastokistler ayrı taşıyıcılarda vitrifikasyon yöntemi ile dondurulur. 

Bu yöntem diğer yöntemlere göre daha avantajlıdır. 

. Fazla hücre alınmasından dolayı sonucun doğruluk oranını artırır. 

. Yapılan teknik işlem ile embriyonun zarar görme olasılığı minimalize edilmiş olur. 

. Anne ve babadan gelen genetik materyaller incelenmiş olur. 

. Embriyonik aşamadan blastokistlik aşamaya kadar laboratuvar ortamında kültüre edildiğinde kromozomu bozuk olan embriyolar elenmiş olur. 

. Çoğul gebeliklerin önüne geçmek için tekli embriyo transferi yapılmasına olanak tanır.

Biz de ünitemizde blastokist biyopsisi yapmakta ve önermekteyiz.

PGT Yönteminin Yanılma Payı Var mıdır?

Yöntemi uygulayan merkezin deneyimine ve çalıştığı genetik merkezin güvenilirliğine bağlı olarak değişiklik göstermekle birlikte % 97 güvenilirlikte sonuç verir.

0 Yorum

    Yorum Yaz